İşçi yaşamının ucuzluğu
Fotoğraf: Envato
Dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda Torunlar İnşaat alanında bulundukları asansörün otuz ikinci kattan aşağı düşmesi sonucu yaşamlarını yitiren işçilerin davası vardı.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler, duruşma salonunda anlatılanlar işçi yaşamının patronlar nezdinde ne kadar ucuz olduğunu tekrar tekrar gösteriyordu.
Belki de kölelik düzeninde, kölelerin yaşamı daha değerliydi. Çünkü, köle sahibi köleyi bir para karşılığında satın alıyordu ve kölesinin ölmesi ya da sakat kalması durumunda o köle için harcanan para köle sahiplerinin hanesine zarar olarak yazılıyordu.
Şimdiki kapitalist düzende ise işçiler ölüyor ya da sakat kalıyor patronların kaybı çoğu zaman bir tazminat parası oluyor. Hatta, son yıllarda taşeron çalıştırma nedeniyle işçinin yakınları bu tazminatı dahi alamıyor.
Sistem şöyle işliyor. Hükümet bir iş için ihale yapıyor. Altmış küsur kere değiştirdiği ihale yasası hükümlerine göre ihaleyi bir yandaş firmaya veriyor. Genellikle yandaş firma o işten anlamıyor. Sadece hükümetten para almak ve bir miktarını da komisyon olarak tekrar geri ödemek üzere bir sistem kurulmuş. İhaleyi alan firma işi üç beş parçaya bölüp her birini bir taşeron firmaya veriyor. Bu taşeron firmalar asgari ücretle çalışacak, kalifiye olmayan işçileri toplayıp işi yapmaya çalışıyor. Eğer iş bir seneden fazla sürecekse kısa süreli iş sözleşmeleri yaparak, işçileri giriş çıkış yaparak, işçileri çalıştırıyor ve kıdem tazminatı ödemeden işten çıkarıyor.
İş kazası sonucu ölüm ya da yaralanma olduğunda patronlar tazminat vermesin ve ceza davalarıyla uğraşmasın diye son yıllarda yeni bir kurum oluşturdular “iş güvenliği uzmanlığı”. İş güvenliği uzmanı ücretini patrondan alıyor, işyerinde güvenlik açısından eksiklikler olduğunda patronu uyarması gerekirken, hatta işi durdurması gerekirken ücretini aldığı patrona karşı böyle bir tutum alamadığından genellikle iş güvenliği için gerekli tedbirler alınmıyor ve bir kaza gündeme geldiğinde patron değil, iş güvenliği uzmanı sorumlu oluyor. En azından cezai sorumluluk açısından.
Düzen böyle kurulunca elbette, iş güvenliği için tedbir almak, uzman işçi çalıştırmak, çalışma saatlerine dikkat etmek, yeterli araç ve gereçle çalışmak gibi konularda patronlar asgari masraf/gider için yapması gerekeni yapmıyor. İşçiler üçer beşer her gün yaşamlarını yitiriyor. İş cinayetlerinde Türkiye ilk birkaç ülke içine giriyor.
Yakınlarını iş cinayetlerinde yitiren kadınlar, analar, babalar acılarına adliye koridorlarında, duruşma salonlarında yenilerini ekliyor.
Kölelik düzenini aratmayan bu koşulları değiştirmek ülkenin en acil sorunlarından biri olması gerekirken, Hükümet bu cinayetlerin sona ermesi için parmağını kımıldatmazken; dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek için her gün yeni bir yasal düzenleme ile karşımıza çıkıyor.
Ne diyelim?
- Metin Göktepe ve Metin Göktepe gazeteciliği hep yaşayacak 08 Ocak 2025 04:32
- Umut var mı? 07 Ocak 2025 04:40
- Algı yaratmak mı, bilgilendirmek mi? 31 Aralık 2024 06:40
- Çetin günlere hazırlanmak gerek 24 Aralık 2024 04:41
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48